SAHTE DİŞHEKİMLERİNE VERİLEN CEZA KALDIRILMAK İSTENİYOR!
28.02.2014
Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekillerince, 1219 sayılı Kanunun 25.maddesinde diplomasız hasta tedavi eden tabip unvanını kullananlara verilecek cezanın alt sınırı 2 yıl olarak belirlenmiş iken, 41.maddesinde diplomasız diş tedavisi yapanlara verilecek cezanın alt sınırının 3 yıl olarak belirlenmesinin; "..ceza hukukunun temel ilkelerinden olan orantılılık ilkesine uymadığı" gerekçesiyle TBMM Başkanlığı`na, 25.02.2014 tarihinde sahte dişhekimlerine verilen cezanın alt sınırının 2 yıla indirilmesi yönünde bir Kanun teklifi verilmiştir.
Elazığ Milletvekili Şuay ALPAY ile birlikte ekli listede isimleri yer alan 55 milletvekili; tek bir sahte dişhekiminin, uygulamaları ile önce aynı ailede ve yakın ilişkideki insanlara daha sonra dalga dalga tüm topluma da AIDS, Hepatit A,B,C virüslerinin bulaşmasına ve insan hayatını riske sokacaklarını gözardı ederek, "suçta orantılılık" gerekçesiyle şu günlerde faaliyetlerini artıran sahte dişhekimlerinin ertelenemeyen hapis cezalarının kaldırılmasını istemektedirler.
"Orantılılık ilkesi", "ekonomik hayatın ihtiyaçları" ve "ülkenin sosyal ve kültürel yapısı" gibi ilgisiz söylemlerden yola çıkılarak hazırlandığı ifade edilen bu kanun teklifi; bir insanlık suçu olan; "haksız kazanç" ve "bulaşıcı hastalıkların" kanun eliyle yayılmasının kaçınılmaz sonuçlarını ne yazık ki hayatımıza sokacaktır.
Halbuki değiştirilmek istenen 41. madde ile birey ve toplum sağlığına aykırı olarak hiçbir yetkisi olmadığı halde hastalara ağız ve diş sağlığı müdahalelerinde bulunan veya bu suçu işlemeye yönelik olarak fiilen muayenehane niteliğinde yerler açan kişiler ile bu kişilerin eylemlerini, diplomalarının verdiği yetkileri kullanarak kolaylaştıran dişhekimlerinin cezalandırılması suretiyle toplum sağlığının korunması amaçlanmıştır.
Dişhekimi olmadığı halde bu mesleği icra edenlere verilen ceza ile tabip olmadığı halde tabiplik yapanlara verilen cezalar arasında farklılıklar vardır. Bilindiği üzere yasa koyucu, ceza siyasetini belirlerken pek çok unsurun yanı sıra suçun yaygın olarak işlenip işlenmediği ve eylem sonucunda ortaya çıkan zararın boyutları gibi unsurları da dikkate almaktadır.
Dişhekimliği mesleğinin doğası gereği ciddi enfeksiyon risklerinin bulunduğu ve mesleki faaliyetlerde bunların bertaraf edilebilmesi için sterilizasyondan tek kullanımlık malzeme kullanılmasına kadar çeşitli önlemler uygulanmaktadır.
Dişhekimliği eğitimi almayanların genellikle ilkel yöntemlerle ve sağlık koşullarına uymaksızın hizmet sunması sebebiyle pek çok hastalığın bireylere bulaşmasına sebep olabildikleri genel yaşam deneyimleriyle bilinmektedir. Diğer taraftan, ülkemizde dişhekimliğinin akademik eğitimle kazanılan bir meslek olarak kabul edilmesinin nispeten yeni olması sebebiyle kimi bölgelerde dişhekimi sayısındaki yetersizlikler kadar dişhekimi dağılımındaki dengesizliğin de etkisiyle, "dişçi" adıyla bilinen ve herhangi bir mesleki eğitim almaksızın basit dişhekimliği işlemlerini görerek öğrenip uygulayan kişiler kimi zaman tek başlarına kimi zaman da bir dişhekiminin muayenehanesinde, dişhekiminin diplomasıyla "perdelenerek" hizmet sunmaktadırlar.
Diğer taraftan, sahte dişhekimi olarak adlandırılan bu kişilerin mesleki bilgi sahibi olmamaları sebebiyle, genellikle diş çekmek suretiyle tedavi (?) yaptıkları ve bu suretle bireylerde diş kayıplarını arttırdıkları da bir diğer gerçektir. Kişilerde ortaya çıkan dişsizlik yeni ve daha büyük sağlık sorunlarına neden olmakta daha pahalı tedavi seçeneklerini gündeme getirmektedir.
Tabiplik alanında "cerrahi müdahale yapan sahte tabip" olgusunun sık karşılaşılan bir durum olmaması, sahte tabiplerin eylemlerinin enfeksiyon yayılımına sebep olmaması, eylemin sonuçlarının genellikle topluma yayılmayıp ilgili birey üzerinde gerçekleşmesi de gözetildiğinde sahte tabip ile sahte dişhekiminin eylemlerinin etkileri arasındaki niteliksel farklılık görülmektedir.
Bütün bunlardan başka tabiplik mesleği ülkemizde genellikle kamuda ve kurumsal yapılar altında icra edilmekte; dişhekimliği ise bunun tam aksine ağırlıklı olarak bireysel muayenehanelerde hizmet sunulması şeklinde yürütülmektedir. Hizmet sunumundaki bu farklılık da dişhekiminin sahtesinin kendisini gizleyerek çalışabilmesini kolaylaştırmaktadır.
Türk Dişhekimleri Birliği`nin ve Odalarının fiilen kurulduğu 1986 yılından sonra ağırlıklı gündem ve faaliyetleri sahte dişhekimlerinin faaliyetlerinin engellenmesine yönelik olmuştur. Önceleri yakalanan sahte dişhekimleri saptanan cezanın azlığı sebebiyle aynı suçu işlemeye devam etmekte iken, yetkisi olmaksızın dişhekimliği yapanlara verilen cezanın alt sınırının üç yıl olarak belirlenmesinden ve yakalananların cezalandırıldıkları görüldükten sonra çok azalmıştır. Geçtiğimiz yasama döneminde, sahte dişhekimlerine verilen cezaların alt sınırının erteleme sınırı olan iki yıla indirilmesine ilişkin bir Yasa Teklifi hazırlanmış ise de TBMM bir kez daha iradesini bu halk sağlığı sorununu önemseyen yaklaşımdan yana koymuş ve söz konusu Teklif Meclis`ten geçmemiş, ilgili Komisyonda kalmıştır.
Sahte dişhekimlerine verilen cezanın Anayasa`nın eşitlik ilkesini ihlal eden bir boyutunun bulunmadığına yönelik değerlendirmelerimiz Odalarımızla paylaşılarak, teklifin geri çekilmesi yönünde başta ilgili milletvekilleri olmak üzere bölge milletvekilleri nezdinde gerekli girişimin yapılması istenilmiştir.
Ayrıca Sağlık Bakanlığı, dişhekimi milletvekilleri, teklifte imzası bulunan milletvekilleri, TBMM Sağlık, Aile Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkan ve üyelerine teklifin yanlışlığını ifade eden yazımızla birlikte, konuya ilişkin 3 bilim insanın değerlendirmesi gönderilmiştir.
Teklifin TBMM gündemine alınmadan geriye çekilmesi yönünde tüm sosyal gücün etkin bir biçimde kullanılması toplum sağlığı ve mesleğimizin geleceği açısından büyük önem arz etmektedir.
Meslektaşlarımıza ve kamuoyuna duyurulur.
TÜRK DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ
EKLER:
1) Kanun Teklifi
2) Kanun Teklifine İmza Veren Milletvekillerinin Listesi
3) Sahte Dişhekimlerine Yönelik 3 Akademik Görüş