SAĞLIK HAKKI İÇİN BEYAZ EYLEM

 BASIN TOPLANTISI
SAĞLIK HAKKI İÇİN BEYAZ EYLEM

28 ŞUBAT 2007
İSTANBUL

Ülkemizde sancılı günlerden geçiyor. Bir yurttaş olarak, bu sürecin en kısa zaman dilimi içerisinde sonuçlanmasını ve toplumsal kesimlerin mutabakatı temelinde sorunları çözen bir sürecin ivedilikle başlamasını  bekliyoruz.

Özel alanımıza baktığımızda, sağlık alanında yapılan uygulamalar ve uygulamalarda yaşanılan sorunlar sağlık çalışanları olarak bizleri derinden etkiliyor.

Taleplerimizi sözlü ve yazılı yöntemlerle iletmenin sonuna geldiğimiz için, taleplerimizi farklı yöntemlerle siyasi iktidara duyurmaya karar verdik.

NEDEN SAĞLIK HAKKI İÇİN BEYAZ EYLEM ?

HÜKÜMETİN YÖNETME TARZI İLE İLGİLİ SORUNLARIMIZ

1. HÜKÜMETİN SAĞLIKLA İLGİLİ YAPTIĞI DÜZENLEMELERDE KONUNUN  MUHATAPLARI İLE DANIŞMA İÇERİSİNDE OLMAMASI

AKP bugüne kadar iktidar olmuş tüm siyasi partilerin izlediği çizgiyi izleyerek sorunun tarafları ile istişarede bulunmadan ya da  bulunur gibi  gözükerek kendi politikalarını sürdürdü. Seçim meydanlarında meslek kuruluşları, sendikalar v.b gibi yapılarla politikaların üretileceğini ve yönetim değil yönetişim anlayışını icra edeceklerini söylemelerine karşın,    söylenen sözlerin arkasında durulmadı. Kimlerle muhatap olunduğu sizlerin bilgisi dahilindedir.

2. SORGULAMADAN, PAYLAŞMADAN, ÖNERİLERİ DİKKATA ALMADAN  ATILAN ADIMLARIN YARATTIĞI  SIKINTILAR

Sağlık hizmetlerinin büyük sıkıntılar içerisinde olduğu bir gerçek. Bu sorunların çözümü için temel yaklaşımın diyalog olduğu ortada. Ancak bu yöntem uygulanmadan “Göç yolda düzelir” anlayışı ile yapılan uygulamaların yaz boz tahtasına dönüştüğü çıkarılan tebliğlerle anlaşılmaktadır. Bunun hizmet sunucular için yarattığı belirsizliğe, verimsizliğe ve hizmet kullanıcıları için de ortaya çıkan huzursuzluğa dikkat çekmek istiyoruz.
                                                                                                                                  

3. SÖZ VERDİĞİ HALDE GEREKLİ UYGULAMALARI YAPILMAMASI

(SEVK SİSTEMİ, HEKİM  SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ)

“Sağlıkta Dönüşüm” olarak adlandırılan programda vurgu yapılan konuların başında sevk sistemi ve hekim seçme  özgürlüğü bulunuyordu. Ancak ne yazık ki; tıp hizmetlerinde sevk sistemi kurulamamış burada da yaz boz tahtası anlayışı hakim olmuştur. Dişhekimliği hizmetlerinde ise; bırakın hekim seçme özgürlüğünü, dişhekimliği hizmetlerine  ulaşmak mümkün olmamıştır.

4. BEŞ YILLIK İKTİDARINI TAMAMLAMAK ÜZERE OLAN  HÜKÜMETİN DİŞHEKİMLİĞİ İLE İLGİLİ SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE SOMUT ADIM ATMAMASI.

Hükümetin diş ve dişeti hastalıklarını bir sağlık sorunu olarak görmemektedir. Bu konu ile ilgili Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yaklaşımları bizlere rehberdir. Bu rehbere karşı Sağlık Bakanlığının diş hastalıkları konusunda adım atmaması sorgulanmalıdır.

Hükümetin kamuda dişhekimliği hizmet birimlerinde verimliliği artırmaya yönelik fiziki ve teknolojik yatırımlar yapması ve kamu kuruluşlarında dişhekimi   istihdamında bulunması doğru uygulamalardır. Ancak istihdamın yeterli olmadığı,  istihdam yerlerinin de  doğru  seçilmediği ortadadır.

Sağlık Bakanlığı 2004 yılı Şubat ve Mart aylarında  dişhekimi  kadrolarına atama yapmak için ilan verdi. Atanan diş hekimi sayısı 47,  başvuran dişhekimi sayısı ise 647 idi.

Ayrıca  2005  ve 2006 yıllarında Sağlık Bakanlığı’nın dişhekimlerini  istihdam edildiği illere bakınca yapılan işin çok da doğru olmadığı anlaşılacaktır. Neden doğru olmadığını hemen ifade edelim.

Örneğin istihdamın yapıldığı iller arasında;  Ankara, Bursa, Eskişehir, İstanbul/Kadıköy, İzmir/Karşıyaka, Konya/ Merkez, Manisa/Merkez bulunmaktadır. Bu illere bakıldığı zaman  özel ve kamuda çalışan dişhekimi başına düşen kişi sayısı ortalama 598-4776 kişi arasında değişmektedir. Oysa; Ağrı/Hamur, Diyarbakır/Çermik, Gaziantep/Oğuzeli-Yavuzeli, Giresun/Dereli, Hatay/Belen, Nevşehir/Acıgöl, Niğde/ Altunhisar, Ordu/Çatalpınar, Şanlıurfa/Halfeti  gibi bir çok  ilçede hiçbir dişhekimi bulunmamaktadır.

Dişhekimliği hizmetlerinin hiçbir şekilde sunulmadığı (özel ve kamu olarak) yerlere atama yapılmıyor ise;  yapılan işin ne kadar doğru olduğunu sizlerin değerlendirmesine sunuyoruz.

A. DİŞ HEKİMLİĞİ HİZMETLERİNE  ERİŞİLMESİ İÇİN KAMUNUN MUAYENEHANELERDEN HİZMET ALMAMASI

Sağlık Bakanlığı’na bağlı kuruluşlarda üretilen dişhekimliği hizmetlerinin toplumun  talebini karşılaması  mümkün değildir.  2005 yılında Sağlık Bakanlığı’nda üretilen dişhekimliği hizmetlerinden yaklaşık 3-3,5 milyon kişi yararlanmıştır.  Peki, bunun dışındaki nüfus nereden hizmet almıştır? Özel sağlık kuruluşlarından…  Yani insanlarımızın yaklaşık  % 85-90’ı muayenehanelerde hizmet almışladır. Dişhekimliği muayenehanelerinden hizmet alanlar bu hizmeti hangi koşullarla aldılar? Ceplerinden ödeme yaparak…

Devlet sağlık primi aldığı, vergi aldığı vatandaşına dişhekimliği hizmeti vermiyor,  bunun alt yapısını oluşturmuyor ve vatandaşlar ceplerinden yeniden ödeme yaparak diş hastalıklarına çare bulmaya çalışıyor ve hükümet böbürlenerek ben vatandaşıma hekim seçme hakkı verdim diyor. Hizmet vermeden hekim seçme hakkı verdiği beyanının değerlendirmesini de sizlere bırakıyoruz

B. DİŞ HEKİMLİĞİNDE UZMANLIK   KONUSUNDAKİ SORUNLARIN SÜRMESİ

2002 yılında yayınlanan Tıpta Uzmanlık Tüzüğü’ne yapılan itirazlar sonucunda tüzük işlemez hale geldi. Tüzüğün hazırlanmasında AKP nin bir dahli yoktu. Geçmiş hükümetin yaptığı bir çalışmaydı. Ama zihniyet aynı. Biz yaparız, meslek kuruluşları ile paylaşmayız. AKP, 2002 yılının Kasım ayından itibaren Tıpta Uzmanlık Tüzüğü ile ilgili adımı bu aya kadar bekledi ve Torba Yasa ile uzmanlık konusunda düzenleme yaptı. Meslek kuruluşlarını, YÖK’ü ve diğer kurumları yetkisiz kılan bir düzenleme yaptı.

Siyasilerin müdahalesine açık bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Yönetişim yine lafta kaldı.

C. AİLE HEKİMLİĞİ YASASINDA DİŞ HEKİMLİĞİ HİZMETLERİNİN ÖRGÜTLENMESİNE YÖNELİK PİLOT ÇALIŞMA YAPMA OLANAĞI VARKEN BUNUN UYGULANMAMASI

Bildiğiniz gibi 2004 yılının Kasım ayında Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Yasası çıktı. Bu yasada dişhekimliği hizmetleri ile ilgili bir düzenleme vardı. Amacımız dişhekimliği  hizmetlerine toplumun erişmesi için kurulması düşünülen sistemin pilot çalışmasını yaparak sürdürülebilir bir sistemin  kurulmasını sağlamaktı. Ama Hükümetin genel yaklaşımı   “Göç yolda düzelir” ya da  “hızlandırılmış tren kazaları” ile öğreniyoruz anlayışı hakim olunca bu alanda da adım atılmadı.

D. KOLAY  ÇÖZÜLEBİLİR BİR SORUN OLMASINA KARŞIN DİŞ HEKİMLERİNİN COĞRAFİK DAĞILIMINA YÖNELİK  HİÇ BİR ADIM ATILMAMASI

Dişhekimlerinin coğrafik dağılımının yanlışlığı, dengesizliği hizmete ulaşmada ciddi engeller yaratmaktadır.   Bu sorunun birçok soruna göre daha az sancılı kolay olabilir. Ancak,  siyasi iradenin adım atması ve  bunu  mesleği seçeceklere duyurması gerekir. Bu konunun sürekli savsaklanması, hem sahte dişhekimliği sorununun sürmesine neden olmakta, hem de milyarlarca yatırımın atıl bir şekilde  kalmasına yol açmaktadır.

E. DİŞHEKİMLİĞİ HİZMETLERİNE ÜVEY EVLAT OLARAK DAVRANMASI

Dişhekimliği mesleğine ve hizmetlerine üvey evlat olarak davranılmaktadır.  Sağlık Bakanlığı içerisinde örgütlenmede diş hekimliği hizmetlerinin  farklı genel müdürlükler altında olması ve bunlar arasında koordinasyon sağlanmaması nedeni ile   basit  sorunların çözümü aylarca sürebilmektedir.

SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ  ZOR MU?

Hem zor hem de kolay. Bugüne kadar yapılan yanlış uygulamaların kısa zaman içinde çözümlenmesini beklemek ham hayaldir. Ancak elindeki olanaklar, kaynaklar akılcıl kullandığında birçok sorunu çözmek olanaklıdır. Adım adım ilerleyerek bugünkünden çok daha iyi sağlık hizmeti sunmayı sağlayabiliriz. Bunun yöntemi de belli.

BİRİLERİNİ TANIMAYARAK,  SAĞLIK MESLEK KURULUŞLARINI YOK SAYARAK SORUNLARI ÇÖZMENİN OLANAKLI OLMADIĞI ORTADA.

BURADAN  HÜKÜMETE SESLENİYORUZ!

300.000 KİŞİYİ TEMSİL EDEN SAĞLIK MESLEK KURULUŞLARININ ÇAĞRILARINA KULAĞINIZI TIKAMAYIN…!