DİYARBAKIR BAŞKANLAR KONSEYİ
KKTC’de, Türkiye ve KKTC’deki dişhekimlerini yakından ilgilendiren bir durum yaşanmaktadır. Yakın Doğu Üniversitesi, YÖK Kanununun 7/d maddesi gereğince gerekli yasal işlemleri yapmadan, oldu bittiye getirerek dişhekimliği fakültesi açma kararı almış ve bu yıl eğitime başlayacağını kamuoyuna duyurmuştur.
YÖK’ün tıp fakültesi olmayan üniversitelerde dişhekimliği fakültesi açılmaması yönündeki kararını da hiçe sayarak dişhekimliği fakültesinin açılması girişimleri, yangından mal kaçırma anlayışının çirkin bir örneğidir.
Dişhekimliği eğitimi hangi koşularda verilir? Dişhekimi ihtiyacı var mıdır? Bu sorulara bilimsel ve etik kurallara uygun cevap verildiğinde yapılan işin bilimsel bir anlayışın ürünü olmadığı, ticari bir amaç güdüldüğü anlaşılacaktır.
Neden böyle bir yola başvurulmaktadır? Türkiye ve KKTC, köklü geçmişleri olan kurumlar ve kuralların hakim olduğu demokratik devlet geleneği olan ülkelerdir. Doğaldır ki, demokratik geleneği olan ülkelerde herkesin yasalara ve kurallara uyması zorunludur. Yakın Doğu Üniversitesi yetkililerinin yasa ve kural tanımaz bir şekilde dişhekimliği fakültesi açma girişimleri kendilerini yasaların üstünde görme anlayışından başka bir şey değildir. KKTC hükümetinin, konu ile ilgili bakanlıkların ve Y.Ö.D.A.K’ın kararının aksine böyle bir girişimde bulunulması devleti ve hükümeti tanımamak anlayışıdır ki; bu durum asla kabul edilemez.
Dişhekimliği eğitim kurumlarının açılmasının fiziki, teknik alt yapılarının ve öğretim üyesi sayısının AB kriterlerine uygun olarak belirlenmesi gerektiği herkes tarafından bilinmektedir. AB direktiflerinde dişhekimliği eğitiminde temel tıp eğitiminin çok önemli olduğu ve bu noktada dişhekimliği fakültelerinin eğitimlerinin sorgulandığı bir süreçte, tıp fakültesi kurulmadan dişhekimliği fakültesi kurulması ne AB kriterleri ile ne de bilimsel anlayışla örtüşmemektedir.
Bir eğitim kurumu neden açılır? Bu sorunun cevabı verildiğinde arkasından başka bir soru sorulması gerekir. Hangi koşullar sağlandıktan sonra eğitim kurumu öğrenime başlamalıdır?
Dişhekimliği fakültesinin açılmasının nedeni; bilimsel araştırmalar yapmak ve bu süreçte toplumun diş ve dişeti hastalıklarının tedavi talebini karşılayacak olan dişhekimlerini yetiştirmektir. Bu noktada dişhekimi ihtiyacının olup olmadığının sorgulanması gerekecektir. KKTC ve Türkiye’deki dişhekimlerinin, toplumun talebini karşılayıp karşılayamadığı bilimsel olarak sorgulanıp ihtiyaç söz konusu ise, dişhekimliği fakültesi açmak ya da var olan dişhekimliği fakültelerinin kontenjanının arttırmak gerekecektir.
KKTC’de halkın yeterince dişhekimi olmadığı için, dişhekimliği hizmetlerine erişemediği bir durum söz konusu değildir. KKTC ile AB ülkelerindeki dişhekimi başına düşen nüfus oranı benzerdir.
Türkiye’de dişhekimi başına düşen nüfus oranı AB ülkelerinden fazladır. Türkiye’de bir dişhekimine 3576 kişi düşerken, AB ülkelerinde bu sayı 1000 ila 2800 arasında değişmektedir. AB ülkelerinde ve Türkiye’de kişi başı gayri milli hasıla (TABLO-1) ile dişhekimine başvuru sıklığı (TABLO-2) karşılaştırıldığında, dişhekimine ihtiyacın olmadığı anlaşılacaktır.
O halde dişhekimliği fakültesi neden açılmak istenmektedir. Bunun tek bir nedeni bulunmaktadır; ticari amaç! Eğitim kurumlarını ticari bir yapı gören ve buradan yola çıkarak sağlığı ticari bir metaya dönüştüren anlayışa söylenecek sözü, değerli kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.
Yeni dişhekimliği fakültelerinin açılmasına; “Evet” demek, “diplomalı işsiz yaratmak” ve “devletin-halkın cebinden milyarlarca değerin boşa gitmesi” demektir.
TABLO 1 – KİŞİ BAŞINA DÜŞEN GAYRİ SAFİ MİLLİ HASILA
($-2005 yılı)
TABLO 2– DİŞHEKİMİNE BAŞVURU SIKLIĞI


