TÜRBAN, YENİ ÇATIŞMALARIN KAYNAĞI OLMAMALIDIR..!
Siyasi yaşama, yine simgeler ve semboller egemen olmaya başladı. Bir türlü ülke gündeminden inmeyen türban sorunu yeniden ısıtılıp kamuoyunun önüne konuyor.
Türban sorununa kişi hak ve özgürlükleri temelinde yaklaşanlar; bireysel hak ve özgürlüklerinin önünde bulunan diğer engellemelere ses çıkarmıyor, hatta bu yönde yapılan açıklamalara sert tepkiler gösteriyorlar.
AKP’nin demokratik ve laik yaşam konusunda güven vermeyen yaklaşımları, türbanla ilgili yapılmak istenen düzenlemeler nedeni ile daha da çok artıyor. Anayasanın 10. ve 42.nci maddelerinde yapılacak değişikliklerin, yükseköğrenimle sınırlı kalmayacağı, ortaöğretimi ve kamu görevlilerine de kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacağı değerlendirmeleri endişeleri daha da arttırıyor.
Sayın Başbakanın seçim akşamı söyledikleri ve türbanın sadece yüksek öğrenim ile sınırlı kalacağı beyanatları ile AKP milletvekili ve belediye başkanlarının söylemleri arasındaki tezat, gizli gündem endişelerini haklı çıkarıyor. Kapı arkalarında söylenen; “şimdilik yüksek öğrenim kurumlarında türbanın serbestliğini sağlayacağız gelecekte ise tüm alanlarda türbanın kullanılmasına izin vereceğiz” söylemleri uluorta konuşulmaya başlandı. “Mahalle baskısından” önce, “siyasi baskı” kendini göstermeye başladı.
Ülkemizde bireysel hak ve özgürlükler, siyasi partiler kanunu, seçim yasası, anayasa yani; hayatın tüm alanlarını ilgilendiren konularda demokratikleşme elzemdir. Hak ve özgürlükleri sadece din ve inanç özgürlüğü ile sınırlayanlar, popülizm yapmaktadırlar. Samimi ve güven veren tavır, ulusal mutabakat temelinde toplumsal bir sözleşme ile türban sorunu da olmak üzere diğer sorunların çözümünü sağlayan bir yaklaşım sergilemektir.
İnançları nedeni ile öğrenim göremeyenlerin sorunları mutlaka çözümlenmelidir. Yüksek öğrenim kurumları, başkalarının özgürlüğünü kısıtlamadan özgürlüğün en özgürce yaşandığı kurumlar olmalıdır. Siyasi ve sosyal yaşamı ilgilendiren tüm alanlarda demokratik değişimler yapılmadan, bu tür adımların sorunu içinden çıkılmaz hale getireceğine inanıyoruz.
Çağdaş ve demokratik ülkelerde olduğu gibi, hükümet sorumlu davranarak tüm yurttaşların, demokratik kuruluşların ve siyasi partilerin endişesini giderecek bir düzenlemeyi yapmak zorundadır.
Toplumda gerginlik ve kutuplaşmanın artmasından, yeni çatışmaların körüklenmesinden kaygılıyız. Yeni çatışmaların ve kırılmaların yaşanmaması için; tüm sağduyulu yurttaşları, demokratik kuruluşları ve siyasi partileri duyarlı davranmaya davet ediyoruz.
TÜRK DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ

